Cassandra Clare
Arka Kapak:
Aşk. Kan. İhanet. İntikam. İşler artık her zamankinden de karışık!
Ölümcül Savaş sona erdi. On altı yaşındaki Clary Fray de nihayet New York'taki evine döndü ve halinden memnun. Gölge Avcısı olmak için eğitiliyor. Annesi hayatının aşkıyla evleniyor ve Aşağı Dünyalılar'la Gölge Avcıları sonunda barış ilan etti. En önemlisi de Jace artık Clary'nin sevgilisi. Ancak her güzelliğin bir bedeli var. İşler tam yoluna girdi derken biri Gölge Avcıları'nı öldürmeye başlıyor. Şimdi, Aşağı Dünyalılar'la Gölge Avcıları arasında yeni bir savaş başlaması an meselesi. Jace de birdenbire uzaklaşmaya başlayınca Clary, büyük bir gizemin içine dalıp en korkunç kabusuyla yüzleşecek. Sevdiği her şeyi, Jace'i bile kaybetmesine yol açabilecek olaylar zincirinin başlamasının ise tek bir nedeni var. Bizzat Clary.
Evett... Uzun zamandır yorum yapmıyordum. Sessizliğimi Düşmüş Melekler Şehri ile bozuyorum.
Camlar Şehri'nde Cassandra bize harika bir son yaşatmış ve neredeyse tüm olayı bitirmişti. Valentine ölmüş, Ölümcül Savaş bitmiş ve Sebastian da öldürülmüştü. O yüzden ben serinin neden devam ettiğine pek anlam veremedim. Ama işin içinde Jace var bebekler :) Seri sadece onun için bile okunur. Her ne kadar Clary arada sinir bozucu olsa da ikisine de bayılıyorum.
Bu kitabı arkadaşlarım beğenmemiş ve kötü olduğunu söylemişlerdi ama ben ilk sayfasından itibaren bayıldım. Sebep elbette Clary ve Jace :) Onların mutlu olmasını istiyordum ve oldu.
İlk sayfalarda her şey rayındaydı ama herkesin aklıında "Sebastian hayatta mı?" sorusu vardı. O yüzden daha en başta şüphelendim bu durumdan.
Ayrıca önceden nefret ettiğim ama şimdi biraz ısındığım karakter Simon'ın ikili ilişkileri çok komikti. Izzy mi yoksa Maia mı? Ben bile kararsız kaldım açıkçası.
Sonradan gelen Simon'ın ev arkadaşı Kyle'ı (yoksa Jordan mı demeliydim) tanıyınca Maia'nın onunla birlikte olacağını anladım zaten :)
Rahatsız olduğum tek kısım Cassandra Clare'in Jace ve Clary ilişkisini çok uzatması. Hiç kavuşamayan aşıklar gibi Jace'in sürekli Clary'ye zarar vermekten korkması sinir bozucuydu. Onların ilişkilerinin sürekli saız gibi uzatılıp araya kara kediler sokulması bazılarının dediği gibi yazarın sırf para kazanmak için seriye devam ettiğini düşündürttü bana.
Kitabın en heyecanlı kısmı pislik Lilith'in Jaceciğimin kalbine işaret çizip onu ele geçirmesiydi. Jace Clary'ye düşman oluyordu az daha :( Ama daha sonra Clary zekasını devreye sokup Lilith'i yenmeyi başardı. Cassandra Clare'i oradaki sahneler için tebrik ediyorum. Gerçekten bol maceralı ve akıcı sahnelerdi.
Kitabın sonu ise benim için depresyon sebebiydi! O son nedir abi ya? Kitap öyle bitirilir mi Cassandra? Bu bitch'liği sen de yapıyorsan artık... Gerisini düşünemiyorum. Sen benim canım ciğerim favori karakterim Jace'imi gidip de nasıl ucube Sebastian'la birleştirirsin? Üstelik kitabın sonunda! Ben kitabın bittiğine inanmak istemedim! O derece yani :(
Okumamın üstünden uzun zaman geçtiği için çok fazla şey yazamıyorum. Ama şunu söylemeliyim ki serinin en güzel kitabıydı.
Ayıla bayıla okuduğum bu kitaba puanım elbette ki :
^ 5 ^
0 yorum:
Yorum Gönder