28 Ağustos 2014 Perşembe

Seçilmiş - Kitap Yorumu


   
                                                  P.C. Cast - Kristin Cast 

                                       


                           

   
   Arka Kapak 


   İLK ÖNCE İŞARET'LENDİ,
   ARDINDAN İHANET'E UĞRADI.
   ŞİMDİ İSE ZOEY BİR SEÇİLMİŞ...

   Dünyada satış rekorları kıran, okuyan herkesi bağımlısı yapan gençlerin yeni gözdesi Gece Evi Serisinin 3'ncü kitabı SEÇİLMİŞ'te heyecan hız kesmeden katlanarak devam ediyor.

   DİŞLERİNİZİ BU MUHTEŞEM MACERAYA GEÇİREBİLİRSİNİZ

   Büyük bir felaket Zoey Kızılkuşu bekliyor. En iyi arkadaşı artık ölümsüz. Dostları birer düşmana dönüşmekteler. Düşmanları ise birer dosta. Ve o kana susamış üç erkekle aynı anda çıkmaktadır. Genç bir vampir olmak hiç bu kadar cehenneme dönüşmemişti.



   Heeyy! Nasılsınız millet? Beni sorarsanız iyiyim, biriktirdiğim yorumları yazmaya çalışıyorum :)
   
   Gece Evi serisinin 3. kitabı olan Seçilmiş'ten "Kitap Kurdu Problemleri" postumda bahsetmiştim. Kitabı okuyalı oluyor baya bir süre ama yeni yorumlayabiliyorum. 
   
   Okuyalı uzun süre olduğundan her şey aklımda taze değil. Ama genel olarak değinmeye çalışacağım :)
   
   Öncelikle kapak! Allah'ım o nasıl güzel bir kapaktır! Vampir kitaplarında kapaklarda boyun detayının olmasına bayılıyorum. Ve bu kapak, o kolye, o kadar ha-va-lı duruyor ki anlatamam :) Serinin en güzel kapaklarından birisi. 
   
   Kitap ise - her zamanki gibi - çok akıcıydı. Gece Evi serisinin bir yerden sonra saçmalamaya başladığını söylüyorlar ama ben okumaya çalışacağım. Eğer yazarlar konuyu sakız kıvamına getirirlerse devam eder miyim bilemem ama şu an güzel gidiyor. 
   
   Bu kitap Zoey'e en sinir olduğum kitaptı. Allah'ım ben bir karaktere hiç bu kadar sinir olmadım! Ya o nasıl bir açgözlülüktür? Tamam iki erkek arasında kalırsın, anlarım ama üç erkeğe birden ümit vermek nedir? Ve hiçbirini kendinden uzaklaştırmaya çalışmıyor. 
   
   -spoiler-

   Ben en baştan beri Team Erik'im. Heath'i hiç sevmiyorum, bana güven veren bir karakter değil. Zoey ilk iki kitapta Heath'ten ayrılacağına ona daha da yaklaştı. Heath' e katlanalım derken bu sefer de Loren çıktı başımıza. Tamam anlıyoruz, adam vampir şair Laurate, aşırı romantik, aşırı seksi ama bir yere kadar canım! Hem Loren'la oynaşıyor hem Erik'le öpüşüyor. Daha sonra Heath'in yanına gidip kanını içiyor. Kısacası Zoey bu kitapta bitch'lik katsayısını yükseltti, rekora koştu. 
   Hele Loren'la yaptıkları! Zaten bakireliğini vermek için yanıp tutuşuyordu, oh oldu! Hak etti yaşadıklarını. Hem gidip Loren'la yatıyor, sonra da zırıl zırıl ağlıyor. Eee Zoey'ciğim, her şeyin bir bedeli var! 

   
   -spoiler bitti-

   Bu kitap büyük sürprizlerle doluydu. Serinin kilit kitabıydı diyebiliriz. Stevie Rae cephesinde yeni şeyler yaşanıyor. Zoey ile Afrodit yavaş yavaş arkadaş olmaya başlıyor. Öyle ki, ben ilk kitapta gıcık olduğum Afrodit'i sevmeye başlıyorum sanırım. Hele kitabın sonunda onun için gerçekten üzüldüm :(  *bircelestevakası*  :3

   Neferet ise giderek daha da gıcıklaşmaya baaşlıyor. Bu kadından ileriki kitaplarda çoook çekeceğiz. Dua edelim de Zoeykuş aklını kullansın. 


   Puanım:   



                                           ^ 4 ^




   







25 Ağustos 2014 Pazartesi

Kitap Kurdu Problemleri #1 Eksik Sayfalar!



   Merhaba arkadaşlar!
   
  Bugün sizlere birçok blogda gördüğüm Kitap Kurdu Problemleri'nden birini yazıyorum. Bu benim seriye ilişkin ilk postum olacak. Konumuz ise yanlış basılan sayfalar. 

   Bildiğiniz gibi bir haftalık bir tatil yapmıştım. Bu tatilde başıma hiç istemediğim bir olay geldi. 
   
   Gece Evi serisi sevdiğim bir seridir. İlk iki kitabını okuyup çok beğenmiştim ama blogda yorumlayamadım ne yazık ki. Üçüncü kitabı Seçilmiş'i okuyordum ki çok kötü bir şey oldu. 
   
   Plajda denize karşı kitabımı açmış okuyordum. En heyecanlı yerlerden birindeydim. Bir de ne göreyim? Cümle ortasında kesilmiş, bir sonraki sayfada alakasız bir şeyler yazıyor. Sayfa numarasına baktığımda yanlış basılmış olduğunu gördüm. Sayfa 210'daydım ama bir sonraki sayfaki 210 olacağına 192'ydi. Yani sayfalar tekrar etmişti.
   
   Sayfalar 192'den sonra devam ediyordu. Yeniden çevirip 210'a geldim ama bu sefer de 211'e geçeceğine 228'e geçiyordu. Yani aradaki 18 sayfa kayıptı.
   
   O an yaşadığım gıcıklığı tarif edemem. Kitabı arkadaşımdan ödünç almıştım, dolayısıyla iade edebileceğim bir yer yoktu. Ayrıca kitap orijinaldi. Ben de sahilde öylece kitapsız kalakaldım. Annem aradaki sayfaları atlayıp devam etmemi söyledi ama yok, ben çok hassasım o konuda. Küçüklüğümden beri bir kitap alacaksam serinin ilk kitabı olmasına dikkat ederim. Eğer serinin ortasından başlamışsam hayatta okuyamam. 
   
   Ben de ne yapayım, gittim kaldığımız odaya, başka bir kitap aldım. Cânım Seçilmiş'i de orada bıraktım :(
   
   Yayınevlerinin bu özelliğine sinir oluyorum! Daha önce bir kere daha başıma gelmişti. Tüyap'ta Carpe Diem standından aldığım kitabın bitmesine 10 sayfa kaldığında eksik yazıldığını görmüştüm. Üstelik okuduğum bir dedektiflik kitabıydı ve suçlu açıklanacaktı. Düşünün halimi!
   
   Eğer bir kitap basılacaksa sayfalarının eksik olup olmadığı kontrol edilmeli, dizgisine bakılmalı. Yazım hatası olmamalı. Kapağı göze hitap etmeli, güzel değilse bile kaliteli olmalı. Yayınevleri üç beş kuruş az kazanacağım diye bazı şeylerden kısmaya çalışıyorlar ama biraz daha dikkat etseler müşteri kazanacaklarının farkında değiller. 
   
   Hele bunu Pegasus gibi bir yayınevine hiç yakıştıramadım. En kaliteli yayınevlerindendir kendileri, okuyucuya önem verirler ama bu olmadı. 
   
   İyi ki kitabı kendim almadım da ödünç alıp okudum. Yoksa verdiğim paraya yazık olacaktı. 
   
   Tatil bitip de eve gidince kitabı internetten indirdim ve eksik sayfalarını okudum. Bu tür şeylere karşıyım ama bu eksik sayfalar tamamen yayınevinin suçu, ayrıca kitap zaten orijinal olarak satın alınmış. Eksik 18 sayfayı okuduktan sonra okumaya zaten kitaptan devam ettim. 
   
   Sözün özü: Yayınevleri işlerine biraz daha özen gösterse, fiyatları düşürse, fuarda bol indirim yapsa korsan kitap sektörü kesinlikle çöker. 
   
   Siz de böyle durumlar yaşadınız mı? Yaşadıysanız hangi yayınevi ve hangi kitapta başınıza geldi? Benimle paylaşırsanız çok sevinirim :3
   
   Bir sonraki yorumda görüşmek üzere hoşçakalın! :)   




 




22 Ağustos 2014 Cuma

YORUM



İNCELEME - Neydim? N'oldum?
                            
                                  Pakize Ömürlübay 






   Arka Kapak

   Hayır anlamıyorum. Her halta bir çözüm bulan, her şey hakkında bilgiye sahip olan İsviçreli bilim adamlarının aldatılma, kandırılma gibi insanı zehirleyen duygulara neden hala bir çözüm bulamadığını gerçekten anlamıyorum. Bu öyle bir duygu ki; düşündükçe, aklınıza geldikçe beyninizin içini kemirip durur sürekli. Tüm vücudunuzu ele geçirir adeta. O içinde bulunduğunuz hal, ne herhangi bir kelimeyle anlatılabilir ne de eyleme dökülebilir. O yüzden 'aldatılmak', 'aldatmak' gibi kelimelerin tanımını kendi içimde yapmayı bıraktım.
   Hepimiz eşek gibi bunların ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz. En azından sevgili yerine koyduğumuz o itin, soğuk ve ilgisiz tavırlarından aldatılıp aldatılmadığımızı anlayabiliriz.
   Erkek milleti denilen canlıların sorunlarımıza çare olmasını beklersek boku yeriz.
   Bu yüzden İsviçreli pezevenkleri beklemeden kendimce çözümler aramaya başladım.
   İşte bunlar hep 'haSECRET!'





   Herkese mer-haaa-baaa! Uzun bir ara oldu, farkındayım. Ve bloga harika bir kitapla dönüş yapıyorum :) 
   Neydim Noldum'u ilk defa facebook'ta bir sayfanın çekilişinde görmüştüm ve tabi ki kazanamamıştım. *bendebuşansvarken*  Daha sonra bir blog açtım ve blogda yorumlamak istediğimden kitabı okudum. 
   Kitabımızın baş karakteri Miray, ilginç biri. Sevgilisi Harun'la arasında farklı bir ilişki var. Onu çok sevmiyor ama ondan ayrılırsa yaşayamayacağını düşünüyor. O yüzden aralarındaki iletişimsizlik uzun süre boyunca devam ediyor. Ta ki Harun bir gün gelip onu aldattığını açıklayana dek. 
   Harun'dan ayrılınca büyük bir boşluğa düşüyor Miray. Büyük bir depresyona giriyor. Hayatını bir robot gibi yaşıyor. 
   Kitabın ilk bölümü Neydim'de Miray'ın hayattan soğumuş, yorulmuş hali anlatılıyor. Miray bu bölümde birçok hata yapıyor.
   İkinci bölüm Noldum'da ise Miray'ın yeniden doğuşunu görüyoruz. Miray kışın Bodrum'a gidiyor (evet kışın :3 ) ve orada tanıdığı insanlar, onun hayat görüşünü değiştiriyor.
   Miray bu bölümde yaptığı hataları görüyor, yaptığı hataları seviyor, onlarla yaşamayı öğreniyor. Hatalarından aldığı derslerle kendine yeni bir yol çiziyor. Miray yeni hayatına başlarken onu yukarı çekenin hatalarının getirdikleri olduğunu fark ediyor. 
   "Neydim, N'oldum" ben hayatımın çok önemli bir dönümünde okudum. Tercihler dolayısıyla çok sıkıntılıyım, dolayısıyla bir tatile çıktık ailemle. Ben bu kitabı sahilde, deniz manzarasına bakarak, sindire sindire okudum. Miray'ın yaşadıklarından aldığı derslerde herkes kendi için bir şeyler bulabilir. 
   Kitapta en sevdiğim karakter ise açık ara farkla Görkem oldu. Ya o nasıl bir samimiliktir? Hemen her diyaloğunda güldüm. Karakterini de çok sevdim :3

   Kısacası bu kitap benim hayatım için gerçekten çok önemliydi. Verdiği mesajlar çok vurucuydu. Bizimle böyle bir kitabı buluşturduğun için teşekkürler Trend Yayınevi! :)

Puanım : *tabi ki de*


                                                  ^ 5 ^





   

3 Ağustos 2014 Pazar

Yorum: Carrie Günlükleri



            
                          Candace Bushnell
                  


                    



Arka Kapak:


   Sex and the City'den önce Carrie Bradsaw, daha fazlasını istediğini bilen küçük bir kasaba kızıydı. Hayata atılmaya hazır hissediyordu kendini. Ancak kolejdeki son senesiydi ve halletmesi gereken işler vardı.O güne kadar Carrie ve arkadaşları hiç ayrılmamıştı. Fakat Sebastian Kydd'ın gelişi her şeyi bozdu. Arkadaşlarından birinin ihaneti, Carrie'ye o güne kadar yaşadığı pek çok şeyi ve hayatı sorgulattı. 
   Unutulmaz karakterleriyle Carrie Günlükleri sıradan bir genç kızın nasıl olup da kendi hakkında düşünmeye başladığını ve sonunda sivri ve her şeyi gören bir yazara dönüştüğünü anlatıyor. Okuyucular Carrie'nin ailesiyle tanışacak, bir yazar olarak anlatıcı sesini bulmasına şahitlik edecek. Dahası ergenlik döneminde yaşadığı arkadaşlık ve ilişkilerin onda bıraktığı izleri takip edebilecekler. Cüretkar ve güçlü maceralar eşliğinde Carrie'yi yeni bir hayata başlayacağı, o çok sevdiği New York'a sürükleyenin ne olduğunu göreceğiz.



   Herkese merhaba! Uzun bir ara geçmedi ve ben yeniden kitap yorumu ile karşınızdayım :) İnceleyeceğimiz kitap Carrie Günlükleri. 
   Bildiğiniz gibi The Carrie Diaries dizisi çok tutan ve beğenilen bir dizi. Ben diziyi duymuştum ama kitabı olduğunu bilmiyordum. Bu kitabı da arkadaşıma gittiğimde gördüm ve ödünç aldım. [Ödünç kitap almaya karşı değilim, ama ödünç verme biraz problem bende :3 ]
   Kapağından başlarsak: güzel mi kötü mü karar vermedim. Böyle parlak kapaklar çok hoşuma gitmese de yakışmış diye düşünüyorum. Kapaktaki çanta dizide de geçen malum Carrie çantası. Ama dizideki çanta bayağı farklı. Seçim yapmak gerekirse dizideki çanta daha güzel diyebilirim.
   Konuya gelincee : Carrie Bradshaw, babası ve iki kız kardeşiyle Connecticut'ta yaşayan bir kasaba kızıdır. Hayali bir yazar olmak ve New York'ta yaşamaktır. Bir süre önce annesini kaybetmiştir ve hâlâ onun eksikliğini çekmektedir.
   Son seneyi okuyacağı Castlebury Lisesi'nde en yakın arkadaşları Maggie, Walt, Fare ve Lali ile küçük bir arkadaş grubu vardır ve onlarla gayet iyi anlaşmaktadır. Derken liseye Sebastian Kydd isimli bir çocuğun gelmesiyle olaylar karışır.
   Carrie Sebastian'ı önceden tanımaktadır. Bu yüzden birkaç kez buluşur ve yakınlaşırlar. Ama okulun popüler kızı Donna LaDonna Sebastian'a göz koymuştur ve Carrie ile Sebastian'ın birlikte olmaması için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Ayrıca arkadaşlarından birinin Carrie'yi arkasından bıçaklaması her şeyi değiştirir. 
   Konumuz böyle. Kitap oldukça eğlenceli ve akıcıydı. Hiç sıkılmadım. Karakterler ve diyalogları çok derin anlamlar taşıyordu. 
   Carrie Günlükleri, Sex and The City'deki Carrie'nin kendini bulma hikayesiydi. Sadece Carrie'nin değil, arkadaşlarının da tabi ki. 
   Her ne kadar Team Sebastian olsam da bazı yerlerde Sebastian'a gıcık olup George'a da kaydım. 
   Kitap zaten tam bitmiyor. Bir ikinci kitabın daha olacağını belirtiyor. Bu kitabı çok beğendiğimden ikinci kitap Yaz ve Şehir'i kesinlikle alacağım :)
   Çok uzatmıyorum, Carrie Günlükleri kesinlikle harika bir kitaptı. Okuyun, okutun. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. 

   p.s. : Dizideki Sebastian daha tatlı :3

   Puanım: 


                                                  ^ 5 ^